Gazete Duvar yazarı ve usta yorumcu Ali Fikri Işık SPOR72’ye konuştu. Işık, “Oyun aklını, Kürt kültürü içindeki özelikleri nedir? Hiç kimse kendisine bu soruyu sormamıştır.” diye konuştu.

Gazete Duvar yazarı ve usta yorumcu Ali Fikri Işık, Koronavirüs, Kürt Futbolu ve Amedspor ile ilgili SPOR72’ye konuştu.

Işık, Koronavirüse karşı en etkili aşı evde kalınması gerektiğini belirtirken, “Bu tedbirleri hiç gevşetmemeliyiz şakaya gelir yanı yok özellikle 65 yaş sınırındakiler mutlak kurallara riayet etmeliler. En etkili ilaç bu günlerde sosyal mesafeye hep beraber uymaktır. Bu virüs bir gezegen meselesi küre meselesi dolayısıyla futbolla ilgili kurumlar bütünü bundan etkileniyor. FİFA VE UEFA’da koronavürüsün haziran ayında kontrol altına alınabilecek hale gelecek diyor. Ama ben o kanıda değilim çünkü bu koronavirüse ilişkin en etkili şey aşısını icat etmek o aşı bulunmadan aşıyla bu virüsle küresel düzeyde mücadele edilmeden sosyal mesafe yaklaşımı terk edilemez. Eyer insani ilişkilerimizde ister sportif ister siyasi ister kültürel bir sosyal mesafe hassasiyeti geliştirmişsek bunun anlamı şudur bütün dünyada toplu gösteriler sergilenemez.” İfadesini kullandı.

LİGLER OYNANACAK MI?

Ali Fikri Işık konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ben Haziran ayında dünyanın değişik yerlerinde biz bu virüsü kontrol altına aldık deseler bile bu bütün bir dünya için yeterli tatmin edici bir karar olmayacak.”

“Çünkü hakikaten gezegenimiz küresel bir köye dönüştü ve artık yalnız başına bir devletin sınırları bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla ben kişisel kanaatimi söylüyorum bana göre bu yıl bu müsabakaları sürdürmenin imkânları yok, çünkü bütün futbolcular ve sporcular formlarını kaybettiler, atletik özelliklerini kaybettiler yani eğer Haziran da bunu startı verilirse en azından 6 hafta Temmuzun ortasına kadar herkes hazırlık kamplarında hazırlanmak zorunda ki yarışabilsin. Ama Temmuz ortasına itibaren bildiğiniz gibi eyer süreç devam edecekse UEFA kupasının ve Şampiyonlar ligi ön elemeleri start aldığı dönemlerdir dolayısıyla birden fazla olgu iç içe geçecek ister bunu kısa dönemli turnuvalar biçiminde şekillendirsinler ister normal periyotlarını izleyip işte Türkiye ligi gibi 8 hafta İngiltere gibi yaklaşık 10 hafta kalmış olsa bile bu sürdürülemez ben şu kanaatteyim haziran başında FİFA ve UEFA bütün dünya için kronozik olarak şöyle bir karara varacak ligler olduğu şekilde tescil edilsin. Çünkü takvim buna uygun değil zaman buna uygun değil benim kanaatim bu şekilde.” dedi.

KULÜPLERİMİZ NEDEN BU DURUMDA NEDEN BU DURUMU YAŞIYORLAR?

Kürt futbolunun temel zaafı kurum yaratmayı becerilmediğinin vurgusu yapan yazar Ali Fikri Işık, “Aslında bu bizim bir problemimiz sizin bölge futbolu dediğiniz şey ki niye bölge futbolu dediğinizi anlıyorum. Benim Kürt futbolu dediğim şeyin temel bir zaafı biz kurum yaratmayı beceremiyoruz. Yani insanı sermayeyi bilgiyi ve tecrübeyi kurumsallaştıramıyoruz ve bir sürekliliğimiz olmuyor bir sürekliliğiniz olmuyor bir süreklilik olmayınca da ne bilgi birikebiliyor ne tecrübe birikebiliyor ne biz seviye atlayabiliyoruz bizim temel problemimiz kurumsallaşmadır kurum yaratmaktır çünkü bir futbol kulübü bir gün için kurulmaz bir yıl için kurulmaz bir futbol kulübü yarışır dolayısıyla sürekli kendisini tekrar eder pozisyonu ne olursa olsun eyer olgu buysa eyer biz böyle bir yarışmanın adayıysak o zaman çok temelde bütün bu yarışmaların altından kalkabilecek bir kurumsallaşmaya ihtiyacımız var.

İnsanı sermayeyi bilgiyi ve tecrübeyi kendi içinde aynı potada biriktiren sağlam prensipler üstünde oturtan bir kurumsallık gerekli, biz bunun hiç ilgili değiliz bununla ilgili olmadığımız içinde her şeyi gelişi güzel konjektürel o ana kalıyor o an tesadüfler eseri iyi bir kadroya atılmışsa veya tesadüfler eseri iyi birkaç oyuncu bulmuşsanız veya iyi bir teknik direktöre denk gelmişseniz ya da iyi bir iki tane finansör bulmuşsanız o sezon sanki çok iyiymişsiniz gibi görünüyorsunuz ama arkasından gelecek sezon bir sonraki sezon bu prensiplerden yoksun olduğunuz için çuvallıyoruz. İşin tuhaf tarafı kimse bununla ilgili değil ve herkes çok iyi bildiğini söylüyor. Aslında bu laf çok komik bir laftır adama sorarlar eyer bu işi çok iyi biliyorsan niye bu seviyelerdesin niye alt liglerdesin niye bölge liglerindesin niye 3 ligdesin niye 2 ligdesin dolayısıyla sizin kulübünüzün seviyesi neyse aslında sizin bilginiz beceriniz tecrübeniz odur, ama biz bunu da kabul etmiyoruz çünkü bizin egolarımız Afrika kıtasından büyük tahammülsüzüz akıllı organize etmeyi istemiyoruz akıllı insanlarla yetenekli insanlarla çalışmayı istemiyoruz buna yatkın değiliz başarı varsa paylaşmayı bilmiyoruz geri çekilip gerçekten bir başarının esas kahramanlarını onurlandırmayı bilmiyoruz ve bunların hepsinin kökeninde aslında kültürümüze futbolumuza dair bir felsefemiz yok biz bu oyunu niye oynuyoruz bu sorunun yanıtı yok biz bu oyunu nasıl oynamalıyız bunun yanıtı yok oysa bir kurum bu soruların yanıtı olmadan kurulamaz.” şeklinde konuştu.

KULÜPLERİN TRANSFERLERİ

Alt liglerdeki kulüplerin transfer politikasına değinen Fikri Işık, “Bizim Kulüplerimiz Başkanlarımız her şeyi biliyor pozisyonda menajerler ile yan yana gelip Transferlerle bu işi bitireceklerini sanıyorlar 3 ligde transfer olur mu yani 3 ligde yarışabilmek için transfere ihtiyaç duyan bir zekâ futbola dair futbolun gerçeklerine dair futbolun prensiplerine dair hiçbir şey bilmiyor demektir o hazır gelip konabileceği başarıdan yana demek futbol başarı demek değildir ki futbol kendi kimliği kültürünü oyun aracılığıyla sergilemektir. Ama bu algı yöneticilerimizde yok” ifadelerini kullandı.

Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü “3 ligde transfere gerek yok sen transferi niçin yapıyorsun sözüm ona yeteneği hazır alıyorsun ama 3 ligde yeteneğe gerek yok ki, çok iyi at gibi yetiştirilmiş fiziksel nitelikleri güçlü bir takımı yaratırsınız ki bunlar yetenek gerektirmeyen işler basit yine o oyunun içinden yetenek gerektirmeyen oyunları ön plana çıkarırsınız ve elinizi kolunuzu sallaya sallaya bu seviyede şampiyon olursunuz başarılı olursunuz yetenek transfer edilir yetenek satın alınır ama senin oynadığın seviyede bu yeteneğin hakkını verecek bir oyun planın yok ki o zaman sen oyuna inanmıyorsun sen transfer ettiğin 3, 5 futbolcunun kendi yetenekleriyle sana maç kazandırmasını bekliyorsun oysa bu oyunun üç temek kuralı var bir tanesi alanı belli boyu 105 metre 50 65 metre zamanı belli iki tane 45 dakikalık periyot 3 tanesini değiştirmek koşuluyla 11 kişilik insan kaynağı şimdi alanı hiç değerlendirmeyen zamanı hiç dikkate almayan bir algı futbola dahil olabilir mi oyuna dahil olabilir mi olamaz tatbiki.” de

AMEDSPOR BİR SİMGEDİR

Amedspor ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Gazete Duvar Yazarı Ali Fikri Işık şu ifadelere değindi, “Amedspor’a özel bir parantez açmak lazım, Amedspor bir simgedir ve Amedspor çok ciddi bir şekilde kuşatılmış, kısmen diğer takımlardan ayırmak mümkün ama özünde diğer takımların müzdarip olduğu sorunların tümü Amedspor’da da mevcut çünkü Amedspor’ da insanı sermayeyi bilgiyi ve tecrübeyi aynı potada eriten belli bir felsefeyle yönlendiren kurumsal bir kimlik yok dolaysıyla oda bu problemleri yaşıyor.  Ayrıca buna deplasman yasaklarıyla TFF nin sürekli cezalandırmalarıyla gelen kuşatılmışlık onun nefesinin adeta soluğunu kesiyor ama Amedspor’un buradan çıkışı yine kurumsallaşmasıdır. Bu sezona baktığımızda yeni baştan geldi yapılan ilk iş neydi transfer elindeki üç beş kuruşu da transfere havaya verdi, ne yaptı sonra bu yanlışlıkların faturalarını teknik direktörlere ödetti tipik takımların taklidi işler yanlış gidiyor bunun sorumlusu kim teknik direktör mü yok ya, koca bir kulüp yönetimi olacak koca bir taraftar olacak koca bir oyuncu gurubu olacak tüm bunların içinde günah keçisi teknik direktör seçilecek öyle mi, hayır öyle değil bu gerçekten aslanların önüne günah keçisi atmaktan farksızdır farklı değildir. Dolaysıyla Amedspor, Batman Petrolspor, Cİzrespor Vanspor Diyarbekirspor, adını anamadığım diğer tüm takımların önce şapkayı önüne koyup bütün bu yarışmaları götürecek kurumsallık yaratmak zorundalar illa 2 lig ve 3 ligde mücadele etmen gerekmiyor gücün çapın sahiciliğin gerçekçiliğin hangi düzeyde sürdürmek gerekiyorsa orda sürdür ama sahici ol gidip Valiye iş adamlarına yalvarma,   bakın yöneticilerin profillerine hepsi futboldan anladığını söylüyor  ama futboldan anlamak ile futbol üretmek başka bir şeydir çünkü futbol çok ciddi bir organizasyonu gerektiriyor bir planı gerektiriyor dolaysıyla ehline bırakmak lazım bu bir meslektir ve o meslek ehlinin mesleğinin yapabilmesi  içinde ihtiyaç duyduğu imkanları olgunlaştırmak gerekiyor. Bizim yöneticilerimiz ne yapıyor onlara göre anlar her şeyi biliyorlar biçip kesiyorlar. Kurumsallık bir istişareyi raporlamayı sürekli ortak aklı aramayı kastediyoruz yalnız başına ben biliyorum ben karar veririm oldubitti değil.” şeklinde konuştu.

BİZ KENDİ KÜLTÜRÜMÜZE YABANCIYIZ

Kürt oyun aklı nedir. Kürt oyun aklını, Kürt kültürü içindeki özelikleri nedir? Hiç kimse kendisine bu soruyu sormamıştır. Zaten sorma ihtiyacı duymuyorlar, çünkü İstanbul’dan Çanakkale’den Trabzon’dan, Samsun’dan oyuncu transfer ediyorlar yani üç beş kuruşluk bütçelerini bile bize hiç yararı olmayacak bu futbolculara peşkeş ediyorlar. Niye çünkü kendi oyuncusunu üretebilecek kapasiteye sahip değil ne öyle bir eğiticiye itibar ediyor nede oyuncu yetiştirecek bilimsel gerçeklere biat ediyor. Egolarının peşinde hep başarı istiyorlar. Siz eğer bir teknik direktörle anlaşırsanız; ona bu yıl şampiyon olmak istiyorum derseniz adam ne yapacak o zaman bana transfer getirin diyecek. Kendi bünyemize uygun yapılar yaratmalıyız eyer gerçekçi olmak gerekiyorsa eyer sürdürebilirlik imkânı yakalamak istiyorsak gerçeğimiz neyse bunu içimize sindireceğiz ve oradan yeniden yapılanacağız.

BİZİM TARAFTARIMIZ RAKİPLER İÇİN İÇ SAHAYI CEHENEME DÖNÜŞTÜRMÜYOR

Taraftarların içerideki maçları cehenneme dönüştürmediğini vurgulayan Işık, “Bundan kastım kesinlikle centilmenlik dışı çirkin tezahüratlar değil sadece anadilleri olan Kürtçe şarkı söyleseler bile o maç gelen rakip takım için tam bir cehenneme dönüşür.” dedi.

Işık konuşmanın devamında, “Stat da baskıyı sadece ha-ho yapmaktan söz etmiyorum şarkılarımızı söyleyelim kendi ana dilimizle tezahürat yapalım kimseye küfür etmeyelim mesela şu iğrenç vur kır parçala bu maçı al gibi gayri insanı şeyler yapmayalım eğlenelim bizim o eğlencemiz bir sinerji olarak siner sirayet eder bizim oyuncumuza ve rakibin psikolojisini bozar günün darmadağın eder. Biz bunu başarırsak başarılı oluruz.

Taraftar her koşulda takımını destekleyecek desteklemek zorunda yoksa o taraftarın taraftarlığı da sahtedir o taraftar sadece başarı bekliyor böyle şey olabilir mi. Ama dünyada nereye giderseniz gidin seviyesi ne olursa olsun her şehrin takımının taraftarı kendi şehrin takımı ile onur duyuyor gurur duyuyor böyle bir bilinç geliştirmeliyiz.” Yorumunda bulundu.

Ali Fikri Işık son olarak, “İyi günde de kötü günde de yoklukta da yoksullukta da alt liglerde de üst liglerde de takımımızı hakiki olarak sevelim, hakiki olarak onunla özdeşleşelim. Takımımızı sırf başarılı olduğu için değil, var olduğu için sevelim. Bize bu coşkuyu yarattığı için sevelim, bize bu aidiyet duygusunu verdiği için sevelim ve destekleyelim aynı zamanda keyif alalım. İlla da herkesi yenmek zorunda değiliz. Her attığını gol yapan futbolcular yoktur, bunlar palavra hayali şeyler. Bütün mesele bu oyunu sevmektir. İyi ve güzel oyunu sevmektir. Benim takım iyi oynasın ben onu ayakta alkışlarım.  İyi oynuyorsa mutlak suretle yenecektir asıl olan bir oyuna sahip olmak biz oyunu desteklemeliyiz. Oyunu bir bağlılık, bir bağımlılık haline getirmeliyiz ve bütün bunları ana dilimizle yapmalıyız. Kendi kültürümüz içinde yapmalıyız.” şeklinde konuştu.

SPOR72 / ÖZEL HABER

https://www.facebook.com/spor72com/videos/634911804027568/?t=3