Kolajen vücudumuzda üretilen bir proteindir; vücudumuzda doğal olarak sentezlenir. Ciltte, kıkırdakta, kemiklerin organik matriksinde, ligamentlerde, organlarda ve gözün korneasında önemli miktarlarda bulunur. Deri ve kemiğin ana bileşenidir. Kolajen doğal olarak vücutta sentezlenen bir protein olsa da bazı etkenler vücutta kolajen sentezinin azalmasına neden olabilir. .yaş . şeker tüketiminin artması . yüksek oranda güneşe maruz kalma . sigara içmek, . aşırı alkol tüketimi . kirli hava . yoğun spor aktivitesi, . uyku düzensizliği gibi etkenler vücudumuzun kolajen depolarının azalmasına yol açar. bunlara bağlı olarak bağ dokumuzda, eklemlerimizde ve cildimizde bol miktarda bulunan kolajen proteini, yapısal bütünlüğünü kaybetmeye başlar. 30’lu yaşlarda başlayan bu azalmaya bağlı olarak da kolajen üretimine destek verilmediğinde ciltte, kemiklerde, eklemlerde birtakım hasarlar oluşabilir. Bu hasarlar sonucu hedef dokuya yönelik birtakım istenmeyen durumlar ortaya çıkar. Kolajen kullanırken İçeriğinde kullanılan ham maddenin kaliteli ve güvenilir kaynaklardan elde edilmiş olmasına dikkat etmek gerekir. Kolajen içeriğine ek olarak C vitamini, hyaluronik asit, selenyum, biotin içeren ürünler kolajenin etkinliğini artıracaktır. Kolajenin faydasını daha da yükseltmek için glutatyon, koenzim (Q10) ve R-alfa lipoik asit kombinasyonlu kolajen takviyelerini tercih edebilirsiniz. Kullandığınız kolajenin miktarı yaşınıza ve cilt yapınıza göre değişir. Günlük uygun dozajı hidrolize ya da peptit kolajenleri günde en az 5-5.5 gram şeklinde alınmalıdır. Kolajen takviyeleri genelde 30’lu yaşlardan sonra öneriliyor. 30-40 yaş arası yılda 1 defa 3 aylık kür, 40-50 yaş arasında yılda 2 defa 3’er aylık kürler, 50 yaş üzerinde yılda 3 defa 3 aylık kürler şeklinde kullanabilirsiniz.

Sağlıkla Kalın. Diyetisyen Mira Fidan