Spor kulüplerinin temel dayanağı kitlelerinin kendilerine sahip çıkmasıdır.. Her spor kulübünün belli bir kitlesi mevcuttur. Bu kitleyi arttırmak veya kaybetmek  spor kulübünün yönetim şekli ve başarısıyla doğrudan bağlıdır.

Dünyanın en zengin ve köklü kulüplerinden biri olan Manchester United en az 170 bin üyeye sahiptir.

Dünyanın şu an gıpta ile baktığı Barcelona’nın üye sayısı 1950 yılında 26.000 kişi iken günümüzde en az 141.640 kişi !

Benzeri bir çok örnek tüm büyük takımlar için geçerli. Dünyada başırıyı hem sportif hem ekonomik olarak sağlayan ve en fazla kitleye ulaşan spor kulüplerinin üye sayılarının bir çok şehrimizden daha fazla olması tesadüf mü ?

İnsanlar aidiyet duyduğu yerleri daha çok benimsemekle kalmaz, aidiyet duyduğu yerin/kişinin/oluşumun başarısı için daha çok çabalar.

Gelelim koca şehrin koca çınarına.. Batman Petrolspor’a..

Koca kulübün üzerinde söz sahibi olan mutlak güç her zaman yönetime gelenlerdir. Bunlar dışında şehirde hiç bir kimsenin kulüp üzerinden kulübe resmi olarak bir aidiyet duygusu yok.

Bu şehrin kaynaklarını kullanarak ekonomik açıdan ayakta duran, bu şehrin insanlarının her zaman desteklediği ve arkasında durduğu Petrolspor için söyleyecek sözleri duymuyoruz, duymak istemiyoruz.

Uzun lafın kısası; bugüne dek gelen tüm yönetimler şehir destek versin, iş insanları para versin, biz yönetim dediler. En çok biz biliriz, biz herkesten daha iyiyiz diyerek kimsenin fikrini önemsemediler..

Ve bu zihniyet halen değişmiş değil. Bu zihniyet değişmediği müddetçe, kulüp yönetimine kurumsal yaklaşmadığımız sürece, bilimden ve çağın gerekliliğinden uzak bir yönetim anlayışı devam etmektedir.

Kaybedecek olan Batman Petrolspor’dur.

Bunun önüne geçmek ve Petrolspor’u gerçek manada hak ettiği yere ulaştırmak adına bu şehrin bu takıma olan aidiyet duygusu sağlanmalı..

Bunu yapabilir miyiz ?

İçten istersek en iyisini yaparız!