Batman’da Kick Boks Antrenörleri tarafından keşfedilen, ardından şampiyonalarda boy gösteren 20 yaşındaki milli sporcu Ahmet Ertekin, Antalya’daki Muay Thai Türkiye Şampiyonası'nda birinciliği elde etti.

Azmin şampiyonluk öyküsü

Okul yıllarında arkadaşlarının yönlendirmesi üzerine Kick Boks ve Mui Thai sporu yapmaya başlayan milli sporcu Ahmet Ertekin, kendisini şampiyonluğa götüren başarı hikâyesini Medya Spor72 Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Abdurrahman Avşar’a anlattı.


Ahmet Ertekin kimdir?

İsmim Ahmet Ertekin 20 yaşındayım. Batman doğumluyum. Milli sporcuyum. 13 yaşıma kadar Batman'da yaşayıp daha sonra Antalya'ya taşınıp öğrenim hayatımı orada devam ettim. Meslek lisesi mezunuyum. Tekrardan 3 yıl sonra ailem memleketime döndü. Ben daha yeni tanıştığım bu sporda ilerleyebilmek için başladığım spor salonunda yaşayıp 4 yılımı sadece bu spora ayırdım. Bu hayatta basit olanı değil, zor olarak görülen şeyleri başarmayı hedefleyen birisiyim. Kendi ayaklarımın üstünde durmam gerektiğini erken yaşta öğrendim. Spor yapmayı, yürüyüş yapmayı ve yüzmeyi severim. Gezmeyi ve insanları tanımayı seven birisiyim. Hayallerimden birisi de tüm Türkiye'yi gezip dolaşmak ve bu güzel cennet vatanı gerçek anlamda tanımak.

Spora ne zaman ve nasıl başladın?

Bu spora lise zamanımda 16 yaşımda arkadaşlarımın tavsiyesi ile her genç çocukta olduğu gibi dövüşçü olmak gibi hayallerim vardı. Ama asıl başlama sebebim bu değildi. Bu spora başlamadan önce o arka sıradaki kimseyle konuşmayan, içine kapanık ve itilip kakılan bir lise öğrencisiydim.

Hayat zor geliyordu, sürekli baskı altındaydım. Kendimi kanıtlama ve gösterme arzusuyla yanıp tutuşuyordum. Günlerden bir gün okulun kabadayısı diyebileceğiniz bir çocuğun en yakın arkadaşıma sataştığını gördüm ve izin vermedim, karşılık vermeye çalıştım ama maalesef bende zarar gördüm. İşte o zaman yeter dediğim gün oldu artık. O anda kendime, "Ahmet bu kadar ezildiğin yeter, artık ezik görülen ve o itilip kakılan çocuk olmayacaksın" dedim. Ardından bu spora başlama hikâyem böyle oldu.

Bize Muay Thai sporundan bahsedebilir misin?

Öncelikle şunu söylemeliyim. Muay Thai aslında sadece bir spor değil aynı zamanda bir savaş sanatıdır. Muay Thai boksu, 2000 yıl önce kurulmuş ve en eski dövüş sanatlarından biri olarak biliniyor. Muay Thai'nin Tayland o zamanki maya halkı tarafından savaş sırasında kalkan ve silah düştüğü zamanlarda gerçek silahlarımız olan “diz ve dirsek” ile savaştığı biliniyor. Muay Thai, “Kralların dövüş sanatı” olarak adlandırılır. Bu sporun en belirgin ve güçlü tarafı, vücudunuzun en keskin yerlerinizi kullanmasına olanak sağlamasıdır. Bunlar dirsek, diz ve kaval kemikleridir. Bu kemikler vücudun en sağlam ve en güçlü kemiklerinden bazılarıdır. Bu spor bayanlar için gerçekten çok etkili bir savunma sanatıdır. Çünkü kullandığımız bu 3 bölge, doğru şekilde doğru yerlere vurulduğu zaman, aradaki güç farkı çok rahat kırabiliyor.

Bir örnek olarak ta, tüm Tayland halkı kısa zayıf vücutlara sahiptir. Ama dayanıklı ve serttir. Bu sporun sağladığı en büyük fayda, vücudunuzun sağlıklı ve dinç kalabilmesidir.

Peki, neden bu sporu seçtin?

Çünkü bu sporda ilerledikçe bir insanın gerçekten fiziksel olarak çok güçlü bir bünye ve vücuda sahip olabileceğine şahit oldum.

Ringe çıkmak dövüşmek ve o hissi tadabilmek, gerçekten de anlatılamaz bir duygudur. Çabalarının karşılığını aldığında ki o haz ve mutluk çok güzeldir. Diğer sporlarda da bu duygular var, ama gerçek anlamda dişe diş, kana kan, diyebileceğimiz bir spor. Ringe çıkınca rakibinle tek başınasın. O saatten sonra sen ile rakibin aranda sadece hakem ve gong sesi var. Bu hissi yapmadan anlamınız zordur. Ama kesinlikle bu sporu denemenizi tavsiye ederim.

Muay Thai Türkiye şampiyonluğundan ve diğer elde ettiğin başarılarından bahseder misin?

İlk başarımı Antalya yapılan şampiyonada 3 maç ardı ardına yaparak şampiyon olup 2019 da Antalya'da yapılan Türkiye Muay Thai şampiyonasına gitmeye hak kazanıp 5 gün ardı ardına 5 maç yaparak büyükler kategorisinde şampiyon oldum. Ardından tekrar 2019 yılında Bitlis Tatvan'da yapılan milli takım seçmelerinde şampiyon oldum. Avrupa şampiyonasına gitmeyi hak kazandım. Ardından 2020 Antalya'da yapılan EMF CUP AVRUPA ŞAMPİYONASINA katıldım. 5 gün ardı ardına 5 yaparak tekrar şampiyon oldum.

Dubai’de Dünya şampiyonasına gitmeye hak kazandım. Ama pandemi süreciyle dünya geneli ertelendi. Pandemi süreci kalkması dâhilinde dünya şampiyonası yapılması durumunda, ülkemi temsilen orada olup bayrağını en iyi şekilde dalgalandıracağım.

Türkiye şampiyonu olmak nasıl bir duygu?

Kesinlikle eşi benzeri olmayan bir duygu. Çünkü şampiyonalar için çok uzun bir antrenman programı. Sabahları erken saatte kalkıp koşular yapıp tekrardan akşamları antrenman ve aynı zamanda dövüştüğünüz kiloya düşüp o kiloyu korumak için aç ve susuz kalmak. Bunların üstüne yaşanan bir dünya sakatlık sonucunda her şeye rağmen o ringe çıkıp tüm gücümle dövüşüp o şampiyonluğu alıp o kiloda Türkiye'de en iyi dövüşçü olarak anıldığını bilmek bu gerçekten yıllarca çektiğin her şeyin karşılığını için sadece bir kaç dakikada ortaya koyduğun performansın karşılığı aldığın o zafer, hayatta tadılabilecek en güzel duygulardan birisidir.

Bu Sporu yaparken karşılaştığın sorunlar neler?

Bu sporun en kötü tarafı bireysel bir spor olması sebebiyle devlet tarafından diğer sporlara verildiği desteğin bizim sporumuza verilmemesi. Çoğu benim gibi dövüşçü maç zamanlarında o maç masraflarını karşılamak için sponsor bulamadıkları için benim gibi bu masraflar için antrenmandan kısıp çalışıp o masrafları karşılıyoruz. Aynı zamanda maçlardan veya antrenmanlarda yaşadığımız sakatlıkları tedavi ettirebilmek için bir destek göremediğimizden ötürü normal şartlarda 1 ayda tedavi edilebilir. Sakatlıklar 6-7 ay hatta 1 seneyi görebiliyor. Bundan dolayı yaptığımız spordaki zorluklar hep önümüze geldi. Ama bizi bu kadar hırslı ve azimli olmamızın sebebi de budur.

Batman’da bu spor dallarına karşı ilgi hangi düzeyde?

Üzülerek söylemeliyim ki, nerdeyse çoğu insan yaptığım sporu bilmiyor. Bunun sebebi yaşam şartlarının zor olması memleketimdeki çoğu insan sabah erken kalkar işe gider akşam geç gelir ve tekrar sabah işe gideceği için yatıp dinlenir. Hayatını idame edebilmek için bunlara katlanmaları gerekiyor. Bundan dolayı spor yapmak onlar için sadece vücut yorgunluğu olarak geliyor. Tanıştığım herkesin ilk sorusu bu. Spor sana ne kadar kazandırıyor sorusu. Bu gerçekten çok üzücü. Çünkü hayat sadece bu düşünceyle yaşanabilecek bir yer değil ve burada bu spora değer verilmediği için burada yapamadım ve Antalya'da yaşamam gerekti. Ardından tekrardan memleketime döndüm. Umarım en azından biraz da olsa bu sporu burada insanlara tanıtabilirim.

Bu konuda sana destek çıkan oldu mu? Ya da başarı çıtanı yükseltmek için beklentin var mı?

Manevi konuda ve eğitiminde bana yardımcı olup beni eğiten hocam ve arkadaşlarım oldu. Zaten onlar sayesinde bu konuma gelebildim. Ama maalesef maddiyat konusunda kimse destek çıkmadı. Yanımdaki hocam ve arkadaşlarım ne kadar isteseler çıkabilecek durumda değillerdi. Bu sporda tek başına Batman'dan gerçek anlamda Türkiye değil dünya çapında bir dövüşçü çıkabileceğini herkese kanıtlamak istiyorum. Bana bu yolumda Batman'ın ve belediyenin destek çıkmasını ve bunu başarırken yanımda da durmalarını ve bu hayalimi gerçekleştirmemde mümkünse yardımcı olmalarını istiyorum.

Muay Thai Batman’da bilinen bir spor mu? Peki, kazandığın dereceler Batman’da tanınmanı sağladı mı?

Az öncede söylediğim gibi. Maalesef memleketimde bilinen bir spor değil. Çünkü insanların temel yaşam gereksinimlerini gidermeye çalışırken spora vakit ayıramıyorlar. Bu sporu burada tek olduğum için yapamadım. Antalya'da yapmak benim için daha elverişli olduğu için orada devam ettim. Ama beni burada yaptığım sporumla tanıyan spor salonları ve hocalar var onun dışında nerdeyse Batman'da bu sporda bir Türkiye şampiyonu olduğunu bilmiyor.

Dövüş sporuna olan ilginin genel amacı nedir? Fiziki bir üstünlük mü yoksa spor yapmak mıdır?

Benim bu spora başlamadan önceki hayatımda gerçekten zayıf ve çelimsiz bir insandım. İlk başlarda bu spora başlama sebebim daha güçlü olmak ve bana üstünlük taslayanlara haddini bildirmekti. Ama sporu yaptıkça içine girdik ve tanıdıkça artık bu güçlü veya zayıf olmaktan çıktı. Çünkü artık bir hedefim vardı. Bu sporda en iyi olabilmek ve öyle bir hal aldı ki artık hayatımın her anı sadece kendimi nasıl geliştirebileceğimle ile ilgili düşüncelerle doluydu. O yüzden fiziki üstünlük sadece geçici bir heves olarak yaşadığımız bir duygu. Asıl duygu sporu gerçek anlamda yaptığımızda ilerleyebilmek için çaba sarf etmek ve bu çabalarımızı karşılığını aldığımızı görebilmek.

Her yaştaki insan dövüş sporu yapabilir mi?

Kesinlikle yapabilir. Çok fazla 35-40 yaş arasında dünya şampiyonları vardır. Aynı zamanda partnerim ve bu yoldaki arkadaşım dediğim çok güzel bir insan 25 yaşında çok kötü bir hayat yaşantısından sonra başlayıp hem spor yapıp hem bana destek çıktı. Şuan 30 yaşında ve Avrupa şampiyonu, aynı zamanda gelecek sene dünya şampiyonasına gitmek için benim gibi hazırlanıyor maçın olması dâhilinde.

Aynı zamanda bizim sporumuzda veteranlar olarak adlandırılan müsabaka maçlarımız var. Yaş aralıkları 35-40, 40-45, 45-50, 50-55

Artık büyüklerimiz, hocalarımız ve ustalarımız dediğimiz ya da 40 -45 yaşında gençken yapamadığımın bu sporu bu yaşta yapacağım deyip dövüşen tanıdığım insanlar var. Yani dövüşmenin ne gereksinimliği, ne de uygunluğu vardır. Her vücut, hemen hemen her yaşta dövüşülebilir.

Son olarak neler söylemek istersin ve bu sporu yapmak isteyenler için önerilerin neler olacak?

Öncelikle bana ve branşım olan MUAY THAl zaman ayırıp, Medya Spor72 Gazetesine yer verdiğiniz ve konuk ettiğiniz için teşekkür ederim.  Kesinlikle bu sporu 7’sinden 70’ine herkesin yapmasını tavsiye ediyorum. Özgüven veya kendinden emin olmakla ilgili sorun yaşayan insanların kendine özgüven ve aynı zamanda sağlıklı, dinç bir vücuda sahip olmaları açısından çok güzel bir spor. Bu sporda ilerlemeyi düşünen insanlara tek tavsiyem şu; Önünüze ne kadar engel çıkarsa çıksın, sadece dik ve kararlı bir şekilde moralinizi bozmadan sadece hayallerinize odaklanın. Gelecekte arkanızda anlatabileceğiniz güzel bir hikâye olarak görün.

Röportaj: Abdurrahman Avşar