Şehir plancılarının ve kültür tarihçilerinin Avrupa kentleri üzerine yaptığı karşılaştırmalarda, Berlin ve İstanbul arasındaki ilişki "ruh ikizliği" olarak tanımlanıyor. Her iki kent de kendi ülkelerinin kültürel ve sanatsal başkenti olmalarının yanı sıra, kozmopolit yapılarıyla da birebir örtüşüyor.
Kreuzberg: İstanbul'un Avrupa Yakası Gibi
Benzerliğin en yoğun hissedildiği nokta, Berlin'in dünyaca ünlü semti Kreuzberg. Türkçe tabelaları, döner büfeleri, çay bahçeleri ve sokaklardaki insan profiliyle Kreuzberg, İstanbul’un Beyoğlu veya Kadıköy ilçeleriyle büyük benzerlik taşıyor. Semtteki Kottbusser Tor meydanı, İstanbul’un herhangi bir meydanındaki kaosu ve canlılığı aratmıyor. Hafta sonları Spree Nehri kıyısında yapılan mangal keyfi, İstanbul Boğazı veya Marmara Denizi sahilindeki hafta sonu ritüelleriyle aynı sosyal kodları taşıyor.
İki Şehir, İki Nehir: Spree ve Boğaz
Coğrafi olarak İstanbul yedi tepe üzerine kurulu, Berlin ise daha düz bir yapıya sahip olsa da, suyun şehir hayatındaki yeri ortaktır. İstanbul’u ikiye bölen Boğaz, Berlin’de yerini şehri saran Spree Nehri ve kanallara bırakıyor.
Galata Köprüsü ve Oberbaumbrücke: İstanbul’da Tarihi Yarımada ile modern Beyoğlu’nu bağlayan Galata
Köprüsü’nün bir benzeri, Berlin’de Doğu ve Batı yakasını (Friedrichshain ve Kreuzberg) birbirine bağlayan tarihi Oberbaumbrücke’dir. Her iki köprü de şehrin simgesi ve gece hayatının geçiş noktasıdır.
Uyumayan Şehirler ve Yeraltı Kültürü
Avrupa’nın birçok kentinde hayat akşam saatlerinde durma noktasına gelirken, Berlin tıpkı İstanbul gibi "uyumayan şehir" statüsündedir.
Sokak Sanatı: İstanbul’da Karaköy ve Kadıköy sokaklarını süsleyen grafiti kültürü, Berlin’de Doğu Yakası Galerisi (East Side Gallery) ve ara sokaklarda kendini gösterir.
Gece Hayatı: Berlin’in dünyaca ünlü tekno kulüpleri ve yeraltı eğlence kültürü, İstanbul’un bitmek bilmeyen gece hayatı enerjisiyle paraleldir. Her iki kentte de eğlence sabaha kadar sürer.
Tarihi Başkentlerin Modern Dönüşümü
Hem İstanbul hem de Berlin, imparatorluklara başkentlik yapmış, savaşlar ve bölünmeler görmüş, ancak küllerinden yeniden doğmuş şehirlerdir. Tarihi yapıların modern mimariyle iç içe geçtiği silüetler, her iki kentte de göze çarpar. Müzeler Adası (Museumsinsel) ile Tarihi Yarımada, kültürel mirasın korunması açısından benzer misyonları üstlenir.
Gastronomi Kardeşliği: Dönerin İki Başkenti
Berlin, "Döner Kebabın Almanya’daki doğum yeri" olarak kabul edilir. İstanbul’daki sokak lezzetleri kültürünün aynısı, Berlin sokaklarında "Currywurst" ve "Döner" büfeleriyle yaşatılır. İki şehir de "ayaküstü atıştırma" kültürünün en gelişmiş olduğu metropollerdir.